2 Mayıs 2016 Pazartesi

Ne Kadar Sanalız?

90'lı yıllarda doğanlar için teknolojiye ayak uydurmak pek zor olmadı. Ama benim de dahil olduğum bu kuşak sokakta maç da yaptı, saklambaç da oynadı, kavga da etti, kardeşlik de etti.
Hep de hatırlarız o günleri, dönmek isteriz o günlere. Fakat bu özlemimizi yine sanal medyadan dillendiririz. Ne kadar samimi olduğumuzu irdelemek istemiyorum. Bahsettiğim konu ne kadar sanal olduğumuz. Mesela artık el ele tutuşmak yerine sosyal medyadan karşılaştığımız kişilerle ilişki yaşamaya başladık. Nerde o eski görücü usulü evlilikler dediğinizi duyar gibiyim.
Biraz da ayak uydurmak lazım canım yeniliklere. Evet, gerçekten de ayak uydurmak lazım. Fakat fazla kaptırmıyor muyuz kendimizi? 
"Facebook'a fotoğraf attım, beni beğenmedin ama onu beğendin?" 
"Like like like."
"Kanka swarmda check-in yapan kız şu mu ya?"
"Göndersene arkadaşlık isteği."
"Twitter'da benimle niye etkileşime kimse girmiyor?" 
"Mention köpeğin olsun. Takibe takip mi?"
Bilgisayar ile ilk tanıştığımız lise dönemine hiç girmeyeyim. Bilgisayara oyunları yüzünden ailesi ile kavga etmeyen varsa gidelim buralardan. 
Biz aslında şanslı bir nesildik. Sokağı da gördük, sanalı da. Peki ya bizden sonra doğanlar. Vallahi boynuz kulağı geçti bile. Ya yeni doğanlar? İki yaşını doldurmadan susturmak için tutuşturuyoruz bebeklerin eline telefonlarımızı. Peki bu ne kadar doğru?
Sokakların güvenli olmadığından yakınan aile gözünden sakındığı çocuğunu daha tehlikeli bir mecraya terk ediyor.
Bu derdimizi bile sosyal medyadan anlatıyoruz. "İşte o kadar sanalız."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder